Yılın son haftasonu, son cumartesi günü ve çok klasik olacak ama ben hiçbir şey anlamadım bu yıl nasıl geçti. Allaha şükürler olsun herşey için, güzel günler yaşadık. 2012 Mart ayında isteme, söz, sonra düğün hazırlığı, haziran da düğün, sonra balayı derken jet hızıyla geçti. Bakalım bu sene nasıl olacak.

Şimdi düşünüyorum da, hiçbirşeyin tekrarı yok. Hayatımız yaşadığımız anlardan ibaret ve o anlar büyük bir hızla akıyor. Bu korkunç birşey. İki gün sonra yeni yılı kutlarken neyi kutlayacağımız konusunda emin değilim. Ömrümüzden giden bir yıla mı sevineceğiz, yeni gelen yıla mı sevineceğiz. Ki neler getireceğini hiç bilmiyoruz... Aslında böyle şeyleri hiç düşünmem, daha çok eğlenceli tarafına bakarım ama nedense bu sefer aklımdan bu tip şeyler geçti. Allah hepimize güzel günler nasip etsin, dünümüzü aratmasın inşallah. Benim de her sene ki gibi yine bir listem var tabi kendi adıma, defterime yazdım, artık bakacağız hangileri gerçekleşecek, hangileri kalacak.

Sevgili 2013, neler getireceksin neler götüreceksin bilmiyorum. Getirdiğin götürdüğünden bol olsun, umutlarımız, hayallerimiz gerçek olsun, yüzümüzde gülümseme, içimizde huzur, dilimizde her zaman şükür olsun.

Hepinizin yeni yılı kutlu olsun ☺

Kutular şık, ayakkabılar çingene pembesi tül kese içine konmuş. Tam kokoş tasarım.


Rengine vurulduğum mor süet botlar:

Liva'nın makaronları güzel karton kutularda ve karton poşete konarak satılıyor. Buraya kadar iyi. Ama makaronlar daha dokunmadan dağılıyor nedense. Tadı güzel, paketi güzel bir de hiç değilse ağzımıza atana kadar bütün olarak kalabilseydi çok daha güzel olacaktı. 

Dün akşamın bilançosu: bir tane ıslak hamburger, biraz patates kızartması, 6 tane suşi, azıcık çilekli pasta, 1 tanenin yarısı makaron. Bu nasıl bir menü demeyin, biliyorum, böyle oldu işte :) Hiçbir yediğimden pişman değilim, zaten hiç keyfim yok. Bi de kalori hesabıyla uğraşamam...

Sabahları kahvaltıda yemek için poğaça yapmak istiyordum. Araştırdım bu tarifi denemeye karar verdim. Cidden lezzetli, yumuşak ve bayatlamayan bir poğaça oldu. Ki ben poğaçadan hiç hazzetmem ben bile deli gibi yedim :)

Ilık süte mayayı ve şekeri karıştırıp içine yağ ve sodayı ilave ediyoruz. Tuzu una ekliyoruz ve diğer malzeme ile yoğurup ele yapışmayacak hale gelene kadar un ilavesi ile yumuşak bir hamur yapıyoruz. Sıcak bir yerde üstünü kapatarak mayalanmaya bırakıyoruz. Mayalanma yaklaşık 40-45 dakika sürüyor. Sonra kabaran hamuru elde şekillendirip patates ya da peynirden yaptığınız harcı içine koyup tepsiye diziyoruz. Tepsi mayası denen bi olay var oda şu: fırına vermeden önce 30 dakika daha tepside bekletiyoruz. Böylece şekillendirirken hafif sönen hamur yeniden kabarıyormuş. Sonra 180 derecelik fırında kızarana kadar pişiriyoruz. Sonra da sıcacık yiyoruz :) Ertesi güne kalınca üzülmüyoruz üç gün boyunca bayatlamayı bırak lezzetinde en ufak değişme olmadığı bizzat test edilmiştir.

Koton dan aldığım omuzları dantelli gömleği siyah jileyle birlikte kullandım. Üzerine Asos marka tüylü uzun hırkayı giydim. Bu tüylü şeyler her ne kadar sıcak tutsa da insanı nerdeyse bir beden büyük gösteriyor. Onu bilip öyle giymekde fayda var. Küpeler Bangkok hatırası. Siyah beyaz, sade bir ofis kombini... 

Bu arada fotoğraflarda normalden ince görünmüşüm, en iyisi aynayı bırakıp sadece fotoğraflarıma bakayım :) İzleyiciler arttıkça yeni yeni bloglar keşfediyorum. Çok güzel yazılar, sunumlar, yemek tarifleri, el işi ürünler var. İnsanlar neler yapıyor, hayran olmamak mümkün değil bazılarına, daha fazla vaktim olduğunda darısı başıma inşallah. Haftanın altı günü çalışırken ancak bu kadar, şimdilik böyle idare edeceğiz☺

Hem mayalı hamurdan yapıldığı için müthiş lezzetli hem de sunumu şık bir börek yapmak istiyorsanız doğru yerdesiniz. Güneş Böreği hem göze hem de mideye hitap ediyor.

İç malzemesi için 

3 adet patlıcan

1 adet büyük boy  k.soğan

Salça, baharat. 

Malzemeleri soteleyip salça ve baharatları karıştırarak iç harcı yapıyoruz. Ilık sütün içine kuru mayayı, yoğurt, z.yağı, şekeri katıp karıştırıyoruz. Daha sonra elenmiş unun içine tuzu da karıştırıp, diğer malzemelerle birleştirip yumuşak bir hamur yapıyoruz, dinlenmeye bırakıyoruz. Mayalanma işlemi bitince yani yarım saat kadar sonra, hamuru ince olmayacak şekilde açıp tereyağını sürüyoruz. Fotoğraftaki gibi katlayıp buzluğa atıyoruz. 10 dk kadar buzlukta bekleyen hamuru alıp merdaneyle açıyoruz. Hazırladığımız harcı içine yayarak ekliyoruz.

Mudo da yılbaşı temalı herşey çok güzel. Kapı süsleri, bardaklar, tabaklar...Aşağıda bizim soframızda gördüğünüz yılbaşı süslü tabak 14 tl, fincanlar 8,5 tl. Yılsonuna kadar online mağazadan alırsanız da kargo bedava. Bakmak isterseniz burada .

 

 

 

Peçetelik Paşabahçe den, peçeteler Tepe Home, küçük kaseler de farklı yerden. Hepsi birleşince en sevdiğim renklerden oluşan bir sofra kombini çıktı ortaya ☻

 

 

 

 

 

Merhaba :) Blogumun izleyici sayısı 100 olmuş, çok mutlu oldum izleyenlere, beğenenlere, beğenmeyip yine de arada girenlere, takip edip yaptıklarımı deneyenlere, sevenlere, sevmeyenlere, tesadüfen google dan düşenlere, bir şekilde şu yazıyı okuyan herkese teşekkür ederim. Beni sizler var ettiniz :)) Desem sulandırmış olurum, gerek yok, ama sizlerle bu sayfayı paylaşmaktan dolayı çok mutluyum bilesiniz :) Bunu güzel bir tarifle taçlandıralım. Bugün keyifsiz bir günümdeyim, belki biraz moralim düzelir...

15 adet Sebzeli Cup Cake  için malzemeler şöyle:

1 adet havuç

1 adet kabak rendelenip az yağ eklediğimiz tavada yumuşayana kadar sotelenecek soğumaya bırakılacak.

Hamur için :

2 yumurta

1/2 su bardağı yoğurt

1/3 su bardağı zeytinyağı

1/2 paket kabartma tozu

1,5 su bardağı un

100 gr beyaz peynir

Maydonoz, tuz.

Malzemeleri kek yapar gibi hamur haline getirilerek içine sebzeler de eklenecek. Muffin kaplarına ya da kek kalıplarına dökülecek:

Üzerine isterseniz çörek otu, isterseniz susam serpilebilir.

Bunlar nasıl yapılır, yapılmazsa nerden alınır, nedir ne değildir anlamadım ama bayıldımmm...


Bu da leopardan geri kalmayan siyah beyazlı pasta, cidden harika.




 

Düğünün üzerinden 6 ay geçti ama aklıma gelmişken yazmak istedim. Hazırlıkları yaparken en baştan itibaren nikah şekerini kendim yaparım demiştim. Elçin de yardım eder hallederiz diye düşündüm. Sonra nette gezerken bu siteyi buldum. Envai çeşit malzeme vardı. Ama ben ilk görüşte bunları beğendim:

 

 

Eskiden beri mor-lila tonlarını çok seviyorum. Giyimde benim için siyahın yerini hiçbir renk tutamaz ama mor ve tonları da her zaman listemde üst sırada yer aldı. Bu arada mor renk depresifliği simgeliyormuş. Bugün bunları giyerken epeydir giymediğimi farkettim, hayır depresif filan değilim sadece bu tonları özlemişim :) Üstümdeki simli kazak Mango, leoparlı atkı kardeşimin hediyesi Almanya dan dönerken getirmişti.

 

 

 

 

Mor renk filan değil asıl kış mevsimi insanı depresif hale getiriyor. Haa bu arada bugünün tarihi ile ilgili herkes bişeyler yazıp çiziyor facede twitterda filan, hiçbiri ilgimi çekmemişti, ama Serhan tam saat 12.12 de güzel bir mesaj atınca iş değişti :)  Mesaj ekranında 12-12-2012 günü, saat 12.12 yazdı, bu da bugünün jesti oldu. İşte böyle küçücük şeylerle mutlu oluyoruz ☺

 

 

 

 

 

Eskiden hiç sevmezdim son yıllarda olsa da yesek demeye başladım. Buğulamayı evde babam yapar biz yeriz. Tarifi de bilmiyormuş gibi yaparız ki hep o yapsın biz yiyelim :) Yok canım o kadar da değil ayıklanmasına annem yardım ediyor :) Çaktırmayın ama tarifini verecek kadar ezbere biliyorum aslında nasıl yapılacağını. Pazar günü karadeniz hamsisini bulmuş, yapıp bizi çağırdılar. Bize sadece servis edip yemek kaldı.

Tarif şöyle, malzemeler: 1 kg civarı ayıklanmış kılçığı çıkarılmış hamsi (karadeniz hamsisi), 2 orta boy soğan, 2 büyük patates, 2 havuç, 1 büyük domates, maydonoz, sıvıyağ, biraz tereyağ.

Yapılışı; kurusoğan yağda biraz çevirilir, içine küp doğranmış patates ve havuç eklenir, karıştırarak hafif yumuşayıncaya kadar pişirilir. En son içine doğranmış maydonozlar, tuz, karabiber katılır. Hafif yağlanmış tepsiye hamsinin yarısı dizilir, patatesli harç balığın üzerine yayılır, kalan hamsilerde üzerine dizilir. En son domatesler yuvarlak dilimlenir ve balıkların üzerine dizilir. Bir çay bardağı sıcak su üzerine gezdirilir, tereyağından küçük parçalar balıkların üzerine aralıklarla eklenir. Fırına atılır kızarana kadar pişer. Artık kızartmalardan uzak durmaya çalıştığım için sanırım böylesi hem sağlıklı hem lezzetli geliyor. Hatta deli gibi yediğimiz halde en ufak bir rahatsızlık vermiyor. Babamın eline sağlık, yaparsanız size de afiyet olsun ☺

Cumartesi çalışınca haftasonu tatili dediğin şey bizim için 1,5 gün oluyor hatta daha bile az. Yine de epey şey sığdırdık. Cumartesi işten sonra Elçinlerle buluştuk, Emre'nin doğumgünü için hediye aldık. Akşam annemlerde buluştuk ve kendi aramızda kutladık. Kameraya çektik, şımardık, bazen cıvıdık ama eğlendik :) Şımarığız biz galiba, neyse o kadar olur...

Pazar günü de geç kalkma, pazar kahvaltısı, kayınvalide ziyareti derken öğleden sonrayı bulduk. Tunalı da yürüyüş yaptık Paşabahçe den alışveriş yaptık. Sonra yine kaderimize yazılan Kentpark ın yolunu tuttuk. Çünkü sinemaya gitmeye karar vermiştik. Yılbaşından dolayı çok güzel ışıklandırmışlar o yüzden çok sinirime dokunmadı bu sefer AVM ortamı, hatta ışıkların ve süslerin hatırına üç beş fotoğraf bile çektim. Aşağıda ışıl ışıl Kentpark, döner yiyen angry birds kocam ve pepsinin hediyesi tepsi.

Böylece bir haftasonunu daha geçirdik. Annemden eski danteller buldum, planlarım var onlarla ilgili. Keçelerden süs yaptım, ofisteki mini çamı da süsledim, Bir Yumak Mutluluk kitabına başladım, beğendim. Bi dolu şey var ama işim çok...

Şimdilik benden bu kadar...

Bugün hava buz gibi ama güneş var. Güneş ısıtmasa bile beni mutlu etmeye yetti. Kendi kendime sevindirik oldum, çenem düştü, sabah sabah şakalar yaptım, güldüm, konuştum, çalıştım...

Bu arada sabah giyinirken hep aynı renkleri tercih ettiğimi farkettim. İçim dışım siyah gri kahve olmuş haberim yok. Hazır yeni yıl ruhuna girmişken kırmızı renkli birşey bulayım dedim. Dedim ve kırmızı çorabımla kırmızı fularımı kombin yaptım.



 

Elbisem Park Bravo, yağmur botum Shoetek, kemerim Tbox, ben takmaktan bi hal oldum millet görmekten :) Topuksuz olmak da ayrı bir özgürlükmüş epeydir unutmuşum.

 

Hello Kitty li tokamı da taktım mı...

 

Bugün kendimi acaip rahat hissediyorum bu kombinle. Arada bir böyle rahat şeyler giymek lazım, rahat etmek için haftasonunu beklememek lazım, hatta arada şarkı söylemek lazım :)

 

Ps: Ebru, bu postu okursan french manikürüme bak, ona göre yorum yap...

 

 

Hafta sonu çok güzeldi ama yine çabuk geçti. Geçenlerde takip ettiğim bloglardan birinde çok ilgimi çeken bir DIY projesi keşfettim ve kardeşimle hemen el atıp hayata geçirdik. Neden satın alındığı bilinmeyen ancak eminim birçoğumuzun evinde bulunan şu kulplu gümüş görünümlü tepsiler var ya, hani pek te kullanılmaz. Hah tamam işte ondan varsa bir kutu krem rengi sprey boya alırsanız bu işi bir saatte bitirirsiniz.

 

Bitince nefis vintage görünümlü, şıkır şıkır yepyeni bir tepsiniz oluyor. Sonra ister içine örtü serip ister tek başına kullanabilisiniz. Kaynak burada. Sesiber e güzel dıy fikri için teşekkürler çok işimize yaradı :)