Seranın ortasına böyle bir masa ve tahta banklar koymuşlar. Öyle hoşuma gitti ki çiçekleri seçtikten sonra epey oturduk orda. Cennet gibiydi her taraf rengarenk çiçek, bayıldım, bu da mest olmuş halim :) Üstümdeki kuru kafalı  kimono Baykumaş ın şifonundan , onu da ekleyeceğim inşallah.

Bu arada ramazan ayınız güzel geçiyordur umarım, bir iki pratik tarifim var fırsat bulunca ekleyeceğim. Şimdilik hoşçakalın, öpüyorummmm :)

Eveeeet hafta sonuna iki adım kala bu güzel perşembe sabahından hepinize günaydınlarrrrr :)) Vakit kaybetmeden LAV'dan gelen cupcakeli çay setiyle hazırladığım kahvaltı masamıza buyurun lütfen...Hem pembeli, hem cupcake desenli olunca sevilmez mi? Ben bayıldım evdeki cupcakeli peçetelerim ve pembe lolipop tabaklarımla takım yaptım hepsini.  Eğer bu takımı sevdiyseniz bir tane de sizin olsun isterseniz LAV çay seti çekiliş için buraya tıklayın lütfen, bu ayın sonuna kadar çekilişim devam ediyor.

Kahvaltı sofrası kurarken bayat ekmek varsa onları yemeden tazeye geçmeyelim ki ziyan olmasın. Hemen peynir, yumurta, zeytinyağı ve salçayı karıştırıp bayat ekmeklerinizin üstüne sürüp fırına verin on dakika sonra mis gibi çıtır çıtır ekmekleri taze ekmekten daha iştahla yiyeceksiniz :)

Bizde çaylar açık, paşa çayı, öyle seviyoruz...

Kimin düğünü? Tabii ki benim. Ee o zaman niye bunu iki yıl sonra yazıyorum? Çünkü iki gün önce bizim yıl dönümümüzdü 3. yıla girdik Allah'ın izniyle. Bende iki yıl önce o güne ışınlandım, fotoğrafları kolaçan ettim, sabahtan akşama kadar ne yapmışız ne etmişiz derledim buraya ekledim, hatıra olsun diye :) Buradaki kareler esas çekim yapılırken kardeşimin, arkadaşlarımın çektiği kamera arkası görüntüler :)

O gün sabah erkenden kalktım, kahvaltı sonrası toparlanmaya başladık. O arada gelinliğin tarlatanını kafama geçirip babama işte duvağım bu demiştim, o da öylece bakmıştı :) E alışkın adam, naapsın :)

Evdeki toparlanmadan sonra kuaföre geçmiştik. Makyaj ve saç konusunu kuaförümle daha önce konuşmuştuk. Saç için deneme yaptırdım, makyajda gerek görmedim. Sonuç olarak günlük makyajdan tek farkı takma kirpik olan sadenin sadesi bir makyaj yapıldı, istediğim de buydu.

Saç konusunda ise maşayla hareketlendirip iki yandan hafifçe topladık, üstüne tacımı da taktık, oldu bitti. Zahmetsiz, stressiz bir gelindim ben övünmek gibi olmasın :) Ben şöyle düşündüm neysen o sun işte, fazla kasmaya gerek yok, düğünümde acaip saçlar makyajlar yaptırıp ben olmaktan çıkmak en son istediğim şeydi. Zaten gelinlik dediğin şey yeterince havalı eee fazlasına ne hacet :)

Aaa damat da gelmiş, hiç unutmam o anı, çok güzelsin demişti :)

Kuaför çıkışı albüm çekimi için yola koyulduk. Dış mekan çekimi yapacağız malum mevsim yaz, hava mis. Yolda bi durup fotoğraf çektiriyoruz. Her anın önemi var, unutmayalım ama di mi?..

Ben arabaya inmek binmek zor diye olduğum yerde kalmıştım. Bir yandan da oturduğum yerden arabada çalan müzikle oynamaya başlamıştım, eee eğlence ne kadar erken başlasa o kadar iyi...

İşte fotoğraflar burada çekilecek, burası vilayetler evinin bahçesi, Ankara burası, deniz yok bir tane göl var napalım :) Damadı da hazırlayalım, son rötuşları yapalım.

Bundan sonrası ha babam poz ver, dön, sarıl, gül, otur, kalk komutları ile yüzlerce kare fotoğraf için uğraş dur. Bu arada ben devamlı gülüyorum, yani durup durup gülme tutuyor, en alakasız pozlarda bile :) Neyse fotoğrafçı bunun daha iyi olduğunu söyledi, devamlı gülmem işe yaradı :)

Hmm gelin hanım eteği düzeltelim. Damat bey kolunuzu biraz yukarı çeker misiniz? Tabi hemen...

Ya ben bu çimenlere oturmasam nasıl olur...benim alerjim var börtü böceğe...

Aralarda kendi kendimizi çekmeye devam. Kardeşim ve küçük enişte her anımızda yanımızdalar, sağolsunlar :)

Of hala bitmiyor ama bakın sıkılmaya başladım ben, kendi kendime eğleneyim o zaman, eller havaya :)

Aaa inanmam sonuna geliyoruz galiba çekimin, arabanın yanına geldik bile...

Evet evet son kareler, yoruldum valla ben oturuyorum, hatta şoför koltuğuna geçip ben mi kullansam gelin arabasını :)

Hmmm artık sona geldiiikkk...İşte nikah masasına oturmadan son anlar, salon dolu, müziğin başlamasıyla beraber içeri doğru ilerliyoruz, şaka maka bir iki dakika sonra evleniyoruzzzz :)

Ve ve ve 22-06-2012 saat 20.30 civarı hayatımın en güzel en anlamlı EVET ini söylemeye saniyeler kala...Üniversite sınavında, ehliyet alırken, iş görüşmesinde, hayatımda hiç bu kadar yoğun hissetmediğim o heyecan unutulmaz...

Günaydınlar, hepimiz için güzel bir gün diliyorum. Artık havalar yaz moduna geçti, evet maalesef daha yeni yeni. Biraz daha keyfimiz yerine geldi. Tatil planları yapılmaya başlandı. Bugünlerin kıymetini bilmek lazım çünkü yaz öyle çabuk geçiyor ki. Hele Ankara'da göz açıp kapayana kadar bir bakmışsın Eylül gelmiş. Onun için her gün değerli yani. Haftanın ilk yazısı bu elbise olsun. Sevdiğim iki şey puantiye ve (tadında-kararında) leopar olunca hemen kaptım aldım. 

Bu sene çok fazla alışveriş yapmadan olanlarla yazı geçirmek istiyorum. Çünkü dediğim gibi çabucak kış geldiği için giyilmeden yada bir defa giyildikten sonra dolabın kuytu tarafında bir sonraki yazı bekleyen çok elbise var. Bakalım tabi şimdi böyle diyorum ama, belli de olmaz :) Sendromundan arınmış yoğunluktan uzak bir pazartesi ile başlasın haftanız ve çok güzel geçsin inşallah, öpüyorummm ☺

Günaydınlar...Güzel, pırıl pırıl bir sabah ve bugün cuma umarım bugün tüm dualar kabul olur. Epeydir kombin-giyim-kuşam konularından uzak kaldım. Bir türlü ısınmayan arada derede kalan havalar ve bitmeyen yağmurlarda hevesimi kırdı sanırım. Daha yeni yeni gerçek anlamda yazlıklara geçiyoruz, bende dolabımdaki yenilerden bu mercan rengi sandaletle başlayayım dedim. Elçin'in hediyesi, Derimod'dan almış hem rengini hem modelini çok sevdim. Uzun penye elbise ise Batik'ten o da acaip rahat. Üstüne bir de mercan rengi kalpleri olan bir fular aldık Tunalı'dan...

Böyle şirin, rahat bir yazlık kombin oldu.

2014 ün doğum günüde geçti, seneye Allah kerim :) Yemek, pasta, hediye, mesajlar, telefonlar, kutlamalar derken o gün ne de güzel geçiyor...Sanal filan desek de facebooktan gönderilen bir doğum günü mesajı bile aslında insanı mutlu ediyor. Eve gidiyoruz sanırken yolun değişip başka bir tarafa gitmesi, orda da bizi Elçinle Emre'nin beklemesi günün minik sürprizi oldu. Yedik, içtik, güldük şükürler olsun...Pastam frambuazlıydı, en en sevdiğim...

Ve bu sene daha önceki senelerden farklı olarak ard arda sıralanacak bir dilek listem yoktu. Tek bir mum, tek bir tane de dilek...başka bişey istemiyorum...

Bu arada alakasız olacak ama dantel ceketim bu yazımda bahsettiğim Sheinside ceketim.Çok sevdim ♥

Canlarımmmm...

ve son olarak doğum günü şımarıklıkları, selfielerden bir demet :)

Allah sağlıklı ve güzel günler göstersin, mutluluklarımız daim olsun, hepimizin içindeki "o dilek" hayırlısıyla kabul olsun...

Bugün benim doğum günüm. Lay la lay la layyy... İyiki doğmuşum, yoksa ne yapacaktı kardeşim ablasız, tek kardeş olarak, ya da ne yapacaktı kocam bensiz? Bak şimdi nasılda mutlular ben varım diye :))))) Hahaaaa:))) Ayy böyle bişey yazanı da ilk defa görüyorum deli miyim neyim anlamadım :)))) 

Yıllar geçiyor, ömrümüz kısalıyor ama yine de her sene bu geri sayımı kutluyoruz :) Eee adet böyle ne yapalım :) Aslında yazacak çok çok şey var aklımda ama kısa kesmeliyim. Hediyelerimi çoktaaan açtım bile ağzım kulaklarımda...napıym sabırsızım ben.

Akşama da belki bi pasta üflerim birileri sürpriz yapar belli mi olur :) Hatta bir iyilik yapmışken frambuazlı olsun da tam olsun :) hihihihiiii ::))))

Kendime mutlu seneler diliyorum, inşallah sevdiklerimle, sağlıklı, huzurlu yıllar beni bekliyordur :) Kendi kendine dilek dilemek ne güzel oluyormuş :) Bugün güzel bir gün olsun hepimiz için, herkesi öpüyorummmm :)