Prag Seyahati 1. Bölüm


Eğer gerçekten seyahat aşığı biriyseniz daha biri bitmeden diğerinin planını yaparsınız. Mümkünse seyahatlerinizi bir önceki seneden planlamaya başlarsınız. Bu arada elinizden geldiğince para harcamamaya çalışırsınız çünkü o parayla gittiğiniz her seyahatte bir daha asla satın alınamayacak güzel hatıralar kazanırsınız. Yani güzel anılar satın alırsınız. İşte bizde durum tam böyle. Prag için de uzun zamandır bekliyorduk. Beklediğimize fazlasıyla değdi. Prag gerçek bir masal şehri. Ölmeden önce görülmesi tavsiye edilen şehirlerden biri olması hiç şaşırtıcı değil. Ben her gittiğim yerde beğenecek birşey mutlaka bulurum, ilk günden havasına, suyuna, yemeğine uyum sağlarım. Ama Prag...bambaşka! Harikulade bir ortaçağ şehri. Ortaçağı yaşamış başka şehir yok mu derseniz var, ancak o tarihi bugüne bu kadar özenle taşıyabilmek büyük meziyet. O binalar nasıl kaldı günümüze kadar? Ve hala nasıl içinde yaşanıyor, kullanılıyor?.. İnsan bunları düşünürken bu muhteşem yapılardan gözlerini alamıyor. Hitler 2. dünya savaşında askerlerine Prag'ı tahrip etmeden almalarını emretmiş. O kadar güzel bir şehirmiş Hitler bile kıyamamış düşünün yani... Tarihi güzelliğin yanında bir de yemyeşil bir şehir Prag. Harika parklar var. Avrupa da hemen her şehir gibi şehrin ortasından bir nehir geçiyor. Vltava nehri şehri ikiye bölerken iki yakayı muhteşem köprüler bağlıyor. Bunların en ünlüsü de Charles Köprüsü. Günün her saati kalabalık ve şenlikli bu köprü. 


Biz bu seyahati Pegasus ile yaptık. Ve ne yazık ki başımıza olmayacak iş geldi, onu sonra anlatırım. Prag a uçuş iki saat sürüyor. Ve uçak inerken aşağıdaki Prag manzarasına bakar mısınız? Yeşillik derken haksız mıyım?


İlk gün öğleden sonra 3 de vardığımız Prag da hava Haziran olmasına rağmen azıcık serindi. Ancak gezmek için idealdi çünkü çok sıcak olursa gezmek mümkün olmuyor. 22-23 derece civarında seyreden havadan dolayı burayı gezmek için Mayıs Haziran en doğru zaman diyebilirim. Şehir zaten büyük bir şehir değil. Metro, tramvay mevcut ancak bunlara hiç gerek yok. Yürüyerek her yere ulaşabilirsiniz. Bu arada unutmadan yazayım hava alanından çıkınca AE (Airport Ekspres) adlı otobüsle iki kişi 120 kron yani 14 TL ye şehir merkezine yarım saatte gayet kolayca gelebilirsiniz.



Para birimi Çek kronu ve başka para geçmiyor. Ancak Euro bozdurmak için adım başı döviz bürosu var. 100 kron kaba hesapla 10 TL ediyor. Yani diğer Avrupa şehirlerine göre daha ucuz. Yeme içme konusunda alternatif çok. Uzakdoğu mutfağı çok yaygın. Bize tek bu bile yeter zaten, ilk günün menüsü çin lokantası oldu. Yemek yedirirken bizi uğraştıran Öykütoşun burada tavuktu pilavdı mideye indirmesi de doğru seçim olduğunu gösterdi. 


İlk gün caddelerde keşif turu attık. Bu aşağıda gördüğünüz taş tuğlalardan oluşan duvar da çok ilginç geldi. Tuğlayı satın alıp üstünü dilediğiniz gibi boyayıp duvarın bir tarafına ekliyorsunuz. Enteresan değil mi?


Bu arada aynı cadde üstünde Hamleys adlı oyuncak cennetini gördük ve Öykünün de gönlü olsun diye hemen girdik. Ancak içeri girer girmez biz ondan önce oyuncaklara saldırdık. Ve bir iki defa Öyküyü gözden kaçırdığım doğrudur, şşt çaktırmayın :) Kapıdan girince dev bir atlıkarınca karşılıyor sizi. Ah çocuk olsam dediğim anlardan biri daha...



Ve bu minik lavabolar yine Hamleys in tuvaletinde hayran kaldığım detaylardan. İstanbul da da şubesi varmış hiç bilmiyordum. İlk iş gideceğim. Bir de bizimkine bakalım.


Prag da her bir binanın önünde dakikalar geçirebilir, onlarca fotoğraf çekebilirsiniz. Binaların güzelliği sadece oymalı kakmalı oluşundan gelmiyor. Bir çoğunun üzerinde heykeller, yaldızlı süslemeler ve yağlıboya resimler var. Dediğim gibi oturup karşısında saatlerce inceleyebilirsiniz. Binaların kapıları ise benim özellikle ilgimi çekti ve "güzel kapılar serisi" oluşturdum diyebilirim.


Bazılarının üstünde hangi tarihte yapıldığı da yazıyor. Çok şaşkınım nasıl böyle güzel korumuş ve bakmışlar...


Ünlü Charles köprüsünü yürüyerek karşıya geçtiğinizde onların en ünlü sanatçısı Kafka nın evini gezebilirsiniz.


Kafka'nın evinden sonra çıkışta solda dünyanın en dar sokağı var. Burayı gözden kaçırmanız da çok olası çünkü gördüğünüz üzere incecik bir geçitten başka bir şey görünmüyor. Oysa burası bir sokak ve sadece tek kişi sığıyor. O yüzden de sokağın girişine ve çıkışına trafik lambası konmuş, yeşil yanıyorsa sokağa girebilirsiniz kırmızı ise geleni bekleyeceksiniz :)


Prag da dekorasyonu çok hoş dükkanlar gördüm bunlardan biri de Captain Candy adlı şekerci. Büyük variller içinde çeşit çeşit şekerler var ve içerisi mis gibi kokuyor. İçeride fotoğraf çektirmiyorlar.



Tarihi eserlerin şehrin en işlek yerinde capcanlı, sapasağlam durması burada  beni en çok düşündüren konu oldu. Sanki tarih orada öylece donmuş kalmış, zaman akmamış gibi.


Bu gördüğünüz yer ise en ünlü meydanı Old Town square (eski şehir meydanı) ve her saat kalabalık. Meydana gelmeden soldaki astronomik saat kulesi, saat başı çalarken figürler hareket ediyor ve yüzlerce kişi elinde makineyle o anı bekliyor.


Geceleri hava çok geç kararıyor nerdeyse saat 10 u buluyor karanlık çöktüğünde. Ve tabi gündüz güzel olan yerler gece apayrı bir havaya bürünüyor. Işıklandırmalarla her bir bina ben buradayım diyor. 


Opera binası en hoş yapılardan biri. Burası da her daim kalabalık. Gayet şık giyimli kadınlar ve beyler kapı önünde beklerken bize de her turist gibi incelemek düşüyor.


Şehri yaya olarak rahatça gezebilirsiniz. Hele bizim gibi bir hafta kaldıysanız (son iki gün uçak seferinin iptalinden dolayı mecburen) artık sokakları bile ezberleyebilirsiniz. Ama yok yaya gezmem derseniz bu eski arabalarla 120 krona tüm şehri şoför eşliğinde gezebilirsiniz. Daha nostaljik olsun diyenlere atlı arabalar da var.



Bir şehirde tramvay varsa o şehir güzeldir. Bu benim şahsi düşüncem. Yüzlerce yıllık binaların içinden gelen son model tramvay ne hoş bir tezat oluşturuyor değil mi?


Prag sokaklarını yaya gezmek istemeyen ve gezerken biraz da eğlenmek isteyenlere segway adlı bu aleti öneririm. Şahane birşey ve bir sürü yerden kiralanabiliyor. 


Semt pazarı ise bizdekine pek benzemiyor :) Burası domates-biber-karpuz-kavun olayından farklı olarak atıştırmalık ve gurme yeri gibi bir şey diyebilirim. Mesela peynir ve cherry domatesleri porsiyonluk tabaklarda satıyorlar.


Şampanya, şaraplar ve tadımlıklar:


Yine peynir ve yurt dışında pek görmeye alışık olmadığım zeytin. 



Peki ya şu çıtır bagetlerin güzelliği...


Prag seyahatinin ilk bölümünü bu güzel pazar manzaraları ile bitirelim. Sırada daha neler var neler...

3 yorum:

  1. Kesinlkle avrupa da gideceğim ilk yeri belirledim: Prag . Harika tam gezilecek yer

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet kesinlikle öyle yapmalısın çok seveceğinden eminim...

      Sil
  2. Gitmediğim ve çok merak ettiğim şehirlerden biri Prag. Çok iyi yapmışsınız ve yazınla gezmiş kadar oldum Ebru'cum, eline sağlık... gidip şimdi ikincisini okuyayım ^_^

    YanıtlaSil

Yorumlarınızı benimle paylaşmak ister misiniz?

Blogger tarafından desteklenmektedir.