Rodos Seyahat Notları

Blogumun asıl açılış sebebi olan seyahatlerimize bir yenisini daha eklemekten ve onu da bloga yazı olarak aktarmaktan dolayı son derece mutluyum :) Bu sefer ki durağımız Ege denizinde bulunan on iki adaların en büyüğü olan yunan adası Rodos!

Rodos

İki sene önce Samos adasına gitmiş ve orayı da çok sevmiştik. Ancak doğrusunu söylemek gerekirse Rodos bizi daha çok etkiledi, daha çok sevdik. Neden derseniz daha fazla tarihi doku olması, gezecek daha çok yer olması diyebilirim. Ancak elbette her bir adanın kendine has güzelliği var ve hepsi de birbirinden güzel o kesin. Gelelim Rodos' a...


Rodos Nerede, Nasıl Gidilir?

Rodos aslında ülkemize son derece yakın. Ancak biz Ankara' dan gittiğimiz için Marmaris' e kadar olan yol arabayla biraz uzun tabi. Neyse ki yollara ailecek alışkınız hatta eşimle ben yol tutkunuyuz da denebilir :) Öykütoş ise bizimle dört yıllık hayatında pek çok seyahat yapmasına rağmen henüz yolculuk kısmını o kadar da sevmiyor gibi :) Evettt konu dağılmadan, Rodos'a gitmek için Marmaris' den feribota binerek bir saatlik bir yolculuk yapmanız gerekiyor. Bilet fiyatı gidiş dönüş iki yetişkin bir çocuk 110€ tutuyor. Ancak gidişte deniz dalgalı olduğundan tüm feribot mide bulantısından mahvoldu. Böyle zor bir feribot yolculuğu ilk defa yaşadım. Önceki gün fırtına vardı dalgalıydı o yüzden bu kadar sarsıntılı oldu dediler, nitekim dönüşte hiçbir şey olmadı süt limandı. Ancak yine gidecek olsan gidişten önce bir bulantı hapı kesin alırım :) Bir saat sonrasında Rodos limanında indik, cidden toprağı öpecektim :)

Rodos Liman


Rodos Araç Kiralama

Rodos büyük bir ada ve gerçekten adayı hakkıyla gezmek istiyorsanız araba kiralamanız şart. Limandan çıkar çıkmaz zaten rent a car acenteleri görebilirsiniz. Biz limanın hemen çıkışındakine girdik. Günlük 25€ ya Fiat marka yeni bir araç kiraladık. Daha sonra 20€ ya da bulabileceğimizi gördük ancak son gün arabayı sabah teslim ettikten sonra bavulları rent a car da bırakıp gezmeye devam edeceğimiz için limanın hemen karşısında olması pratik oldu. Aksi durumda daha içerlerden bir araç kiralasak ordan limana gelmek için taksiye binsek yine aynı hesap olacaktı. Bu arada arabayı almadan önce bir de hop on hop off tur yaptık, daha sonradan kesinlikle gereksiz olduğunu anladığımız bu turda üst katta rüzgardan donup aşağıya kaçtığımızla kaldık :) Yapmasak da olurmuş yani.

Rodos Konaklama

Adanın bir eski şehir, bir de yeni şehir kısmı var. Gezilecek yerlerin, tarihi kalıntıların, dükkanların çoğunlukta olduğu eski şehir kısmında kalmayı tercih ettik. Otelimiz Anastasia Otel yedi sekiz odalı minik bir butik otel. Ancak booking puanı oldukça yüksek. Özellikle çocuklu aileler hep yüksek puan vermiş. Bunun sebebini gidince anladık. Otelin küçük bir bahçesi var, bahçede irili ufaklı onlarca kaplumbağa :) Rengarenk çiçek saksıları içinde kaplumbağalar Öykütoş için tam bir sürpriz oldu. Her gün kaplumbağalara bakacağım diye otele dönmeyi iple çekti durdu. Odamız ise ne büyük ne küçük, tv bulunmayan (ki zaten gerekmiyor bize), mütevazı ancak tertemiz bir odaydı. Otel sahibi karı koca Mihail ve Stefania son derece sıcakkanlı dost canlısı insanlar. Özellikle Mihail tam bir showman :) Ufak bir odada oval masa etrafında diğer konuklar ile kahvaltı yapabilir ya da hava sıcaksa bahçede açık havada oturabilirsiniz. Kahvaltısı ise gerçekten en sevdiğimiz yanlarından biri oldu. Açık büfe değil. Size soruyor şunlar şunlar var ister misiniz diye istediğiniz kadarını getiriyor. Burada ballı cevizli yoğurt, kızarmış ekmek, kruvasan, peynir, zeytin, domates, peynirli poğaça, çay ve sütten oluşan kahvaltımızı kaldığımız altı gün boyunca bıkmadan zevkle yedik. Hele yoğurdu hiç unutamıyorum :) Bu arada altı gün mü diye düşünen olursa, evet biraz uzun gibi geliyor, belki çok daha kısa sürede Rodos tamamen gezilebilir ancak biz seyahatlerimizde elimizden geldiğince süreyi uzatıp orayı doya doya yaşamayı tercih ediyoruz. Oteli biraz mütevazı seçip konaklamayı uzatmak kesinlikle ilk tercihimiz. İşte Anastasia oteli seçerken de bu şekilde seçtik ve gerçekten son derece memnun kaldık. Öykü için her gün yatağımızın üzerine havlulardan tavşan, fil, ahtapot yapan, her gün Öykü ile şakalaşan, sarılıp öpen sevgili Mihail ve eşini hiç unutmayız herhalde :)

Rodos Gezilecek Yerler

400 yıl boyu Osmanlı hükmünde kalan Rodos' da pek çok yer yıkılmış yok olmuş olsa da hala Osmanlıya ait pek çok tarihi bina, cami ve kalıntı var. O ruhu hemen hissedebiliyorsunuz, bizden, köklerimizden olduğu hissi gayet canlı ve zaten hala da pek çok Türk yaşıyor Rodos' ta...

Old Town

Rodos kalesi, Grand Masters Sarayı, Şövalyeler Caddesi ve Hipokrat Meydanı ilk gezdiğimiz yerler oldu.

Hipokrat Meydanı

Hipokrat Meydanı

Eşsiz rengi ve berraklığıyla deniz her noktada eşsiz manzaralar sundu bize. Tarihi hanlar, hediyelik eşya satan dükkanlar, deri sandalet yapıp satan mağazalar, her turist gibi bizim de uğrak noktalarımız oldu. Sezon henüz açılmamış olmasına rağmen pek çok turistin olduğu Rodos yazın çok daha kalabalık oluyormuş. O yüzden iyi ki Mayıs ayında gittik diyorum. Bunun tek dezavantajı henüz denize girebileceğiz hava olmamasıydı. Ki o da kişiye göre değişiyor tabi girenler de vardı. 


Kanuni Sultan Süleyman Camii, Sultan Mustafa Paşa camii, İbrahim paşa camii, Fethi Paşa Kütüphanesi bize köklerimizin hala orada olduğunu gösterir gibiydi. Ayrıca Yeldeğirmenleri ve Saat Kulesi fotoğraf çekilmeden geçilmemesi gereken güzelliklerdendi. 

Akropolis

Rodos akvaryum ise Öykütoş için tercih ettiğimiz ve benim de onunla birlikte mecbur girdiğim, çocuk için yarım saatlik bir oyalama sağlayan ancak gidilmesede olur diyeceğim ufak bir yer. Ancak kişi başı 3€ ve altı yaştan küçüklere ücretsiz. Yani küçük çocuğunuz varsa biraz da o oyalansın diyorsanız girilebilir. 

Rodos Bee Museum, arı müzesi yine Öykütoş için girdiğimiz yine pek büyük olmayan ama çocuklara arılarla ilgili bilgi veren onları cam kovandan yakından izlemelerini sağlayan bir müze. Öykü çok sevdi döne döne gezdi küçük müzeyi. 


Bee Museum/Rodos

Gelelim Lindos' a... Lindos Rodos' a 50 km uzaklıkta şirin mi şirin bir kasaba. Yemyeşil tepenin eteğine kurulmuş Linos' un alameti farikası bembeyaz evleri ve muhteşem denizi. Rodos' ta bize her daim ince bir mont giydiren rüzgarlı hava Lindos ta yok oldu. Daha sıcak ve rüzgarsız hava Mayıs ayında yazı hissettirdi. 


Şirin Lindos ta taş sokaklarda pek çok dükkan, cafe restaurant vardı. Bu dükkanların arasından yukarı çıkıp tepede kaleyi gezebiliyorsunuz. Bu yolu eşekle gitmeniz için tam girişte eşek kiralayanlar var. Ancak bu eşekler sizi kaleye kadar götürmüyor. Belli bir yerde inip kendiniz devam ediyorsunuz. Yani çok eşeğe binme meraklısı değilseniz boşuna 5€ vermenin anlamı yok bence, yürüyerek daha zevkli :) Bir de ben üzüldüm ya eşeklere sıcak havada sırtında kaç kiloluk insanlar, yokuşta çık babam çık...yazık değil mi :) Lindos beyaz evlerini ben Bodrum' a benzettim. 


Lindos 

Ancak daha yeşildi buralar. Sokaklar kalabalıktı ve pek çok turist otobüsü gelmeye devam ediyordu. Demek ki sezonda bu sokaklarda yürünmez dedik içimizden. Lindos' ta başka ne var derseniz mevsim uygunsa denize girmek için St Paul koyunu tercih edebilirsiniz. Ayrıca Anthony Quinn in başrolünü oynadığı bir filmin çekildiği koy görülmeye değer. Anthony Quinn koyunda denizin rengi, kayaların denizdeki duruşu ve manzara gerçekten muhteşem. 

Anthony Quinn koyu

Anthony Quinn koyu

Dalgasız, turkuaz, muhteşem bir deniz. Bizse ara sokaklarda bol bol kaybolmayı, hediyelik eşya dükkanlarını uzun uzun gezmeyi, yorulunca bir şeyler yemek için ufak bir restoranda oturmayı çok sevdik Lindos' ta... 

Rodos da Alışveriş

Peki ne alınır buradan derseniz deri ürünleri, şarap ve bal çok meşhur. El yapımı deri sandalet ve terlikler, çantalar satan pek çok mağaza var. Ayrıca şarap sevenlere Rodos şarabının da meşhur olduğunu söyleyeyim. Bal ise yine gidenlerin mutlaka aldığı şeylerden oluyor Rodos' ta. Ben zeytin ağacından yapılmış ahşap mutfak malzemeleri, sunum ürünleri ve ahşap aksesuarlara resmen bittim. Fiyatlar da abartı değil ancak ve ancak euro kurunun bu hali maalesef geçmiş dönemde düşünmeden yapabildiğimiz ufak alışverişlere bile ket vurdu diyebilirim. Okuduğum Rodos yazılarında pazarlık yapın filan demişler ama pek pazarlık durumuna rastlamadım. Bazılarına sorunca bir iki euroluk indirim yapıyordu ama genel olarak çok pazarlıkçı değiller. 



Rodos da Yeme İçme

İşte tam burada aklıma chicken pita geldi, Rodos da kaldığımız süre boyunca en fazla tükettiğimiz şey bu oldu sanırım. Hem lezzetli, hem pratik, hem de ucuz olan pita, ince pide arasına sarılmış tavuk döner, patates, garnitür ve cacıktan oluşuyor. Cacık tabi susuz katı yoğurt şeklinde. Hemen her yerde bu dönerciler var ve kalabalık bir güruh iştahla yiyor bu yemeği. Öykü' nün sevmesi de bizim daha çok yememize yol açtı, orda kıymetini bilemedim şimdi valla olsa nasıl yerim o dürümü :) 

Chicken pitta

Restoranlarda ise fiyatlar hemen hemen aynı. Yani bir iki euroluk fark dışında her yerde benzer yemeği aynı fiyatlara yiyebilirsiniz. Bir akşam otele yakın bir resotranda yedik ben hafif olsun diye greek salad (yunan salatası) ve sarımsaklı ekmek aldım, bir de mousakka söyledik. Greek salad iri doğranmış domates ve salatalığın üstünde büyük bir parça peynir ve birkaç zeytinden oluşan bir salata. Yani aslında hiçbir özelliği yok. Yerine göre 8-10 euro arası değişiyor fiyatı. Mousakka ise patlıcanla alakası olmayan lazanya benzeri bir yiyecek, o da bana pek hitap etmedi. Başka bir gün sadece noodle satan bir yerden tavuklu sebzeli noodle yedik, onu da çok sevdik, değişiklik oldu. Deniz ürünleri bol var ve restoranlarda ancak yeni kurlar ile çok detaylı yemekler yerken fiyat tl olarak epey artıyor diyebilirim. Öykünün arada Mc Donalds damarının kabarması ile bizim de bir iki defa yediğimiz Mc menüleri yine 8-10 euro civarı. Yani görüldüğü üzre beğenmediğiniz Mc Donalds menüyü bile yurtdışında 70 tl civarında yiyorsunuz. O nedenle yemek kalemi cidden çok tutuyor harcamalar arasında. Otelimize yakın bir food market vardı burası market ama aynı zamanda sandviç, salata, unlu mamuller de satıyor. Önünde oturacak yeri var dileyen alıp orada yiyebiliyor. Fiyatlar ise çok ucuza gelmiyor market olduğu için, sadece alternatif olsun diye yazdım. 


Bir de yurtdışında bizim vazgeçilmezimiz Lidl var ki oraya girince cidden hem taze, hem ucuz hem de bol çeşitli yiyecek bulabiliyorsunuz. Adamların sattığı su Türkiye den bile ucuzdu yani öyle diyeyim. Lidl çok çok hesaplı ve gezmekten zevk alacağınız bir market. Biz buradan atıştırmalık, unlu mamüller, su, içecek alıp arabaya atıyorduk, bu şekilde ara öğünleri kolayca geçiriyorduk. Burada hemen her gelenin tavsiye ettiği Tamam restorana ise tok gitmemiz sonucu sadece önünde fotoğraf çektik. Yemek aralarında dondurma tercih ettik ve en çok Ice Roll adlı dondurmacıyı beğendik. Taze meyveleri seçtiğiniz dondurma ile anında karıştırıp altta soğutulan metal bir yüzeyde spatula ile roll haline getiriyorlar. Daha önce de pek çok yerde gördüğüm bu dondurmayı çok sevdim. 


Bir diğer dondurmacı da tavsiye ile gittiğimiz Ice Art oldu. O da güzeldi, tek top bile oldukça fazlaydı.


Son olarak Rodos' ta tanıştığımız Makis ile bitireyim. Makis Türk arkadaşlarından Türkçe öğrenmiş ve deyim yerindeyse sular seller gibi konuşuyor dlimizi. Bize çok ısrar etti sizi gezdireceğim diye, kıramadık. Son gün bizi Filerimos tepesinde bulunan 'büyük haç' ı görmeye götürdü. 


Ordan sonra yol üstünde bir kilisede düğün vardı. Biz de merakla daldık düğün ekibinin içine. Böylelikle bir kilise düğünü izlemiş olduk. Hatta sonrasında düğün yemeğinden bile yedik :)


Yunan adalarının diğerlerini de görmek gezmek için sabırsızlanıyorum. Her biri ayrı güzel diye düşünüyorum. Sevgilerimle :)













2 yorum:

  1. Ebru hanım Lviv yazınızı 4 gözle bekliyoruz..))

    YanıtlaSil
  2. Ebru hanım Lviv yazınızı 4 gözle bekliyoruz..))

    YanıtlaSil

Yorumlarınızı benimle paylaşmak ister misiniz?

Blogger tarafından desteklenmektedir.