seyahat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
seyahat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Pandemide Otel Tatili

Pazartesi, Kasım 30, 2020
Herkese merhaba, corona salgını dünyayı kasıp kavuruken, büyük şehirlerde artık hasta olmayan pek az insan kalmışken bir yıl önce yaptığımız otel rezervasyonumuz ne olacak diye epey bir düşündük. Bu dönemde insanlarla bir araya gelmemek adına en sevdiğimiz arkadaşlarımızla, akrabalarımızla bile görüşemezken, sosyal ortamlardan uzak dururken tamamen dolu bir otelde bir hafta tatil nasıl olacaktı? 


Uzun uzun düşündük, çoğu insan gibi vaz mı geçsek dedik, ama sonunda tatilimizi yapmaya karar verdik. iyi mi yaptık iyi yaptık. Gayet güzel geçti. Bizim için sağlık sorunlarıyla ve zorlu tedavi süreciyle geçen uzun ayların ardından güzel bir moral oldu. Aile olarak nefes aldık, mutlu olduk. 


Otel seçimimiz geçen yıl olduğu gibi bu yılda Voyage Otellerinden yana oldu. Geçen yıl Voage Belek de kalmış ve inanılmaz memnun ayrılmıştık. Bu sefer de yine Voyage olsun dedik değişiklik olsun diye Voyage Sorgun' u tercih ettik. Buraya tam on yıl önce Serhan'la gitmiş ve çok huzurlu birkaç gün geçirmiştik. O zamanlar aynı otele on yıl sonra kızımızla gideceğimizi hiç düşünmemiştik tabi. Bizim için çok güzel anıları olan bu otele şimdi üç kişilik bir aile olarak gittik ve yine aynı kaliteyi ve huzuru yakaladık. 


Otele gelmeden önce epey bir düşündük demiştim. Ancak giriş yaptıktan sonra o endişe yavaş yavaş dağıldı ve kendimizi bu sıcacık otelde tatilin ve dinlenmenin kollarına bıraktık. Girişte bizi karşılayan ETS Tur görevlisi her zamanki gibi son derece nazik ve ilgiliydi. Bir de sürpriz yaparak odamızı upgrade ettiklerini ve bize süit oda vereceklerini söyleyince keyfimiz daha bir arttı :) Süit odamız kocaman terası, orman manzaralı jakuzisi, kocaman yatağıyla gerçekten çok güzeldi. Öykü için ayrı yatak yapıldı. Altı gün boyunca çok rahat ettik. Her sabah çam ağaçlarından gelen kuş cıvıltılarıyla uyanmak nasıl güzel bir duygu anlatamam. Sabahları kuşların sesini dinleyerek odanın terasında yoga ve meditasyon yaptım. Bana çok iyi geldi bu tatil. Çok şükrediyorum çok...


Gelelim otelde pandemi döneminde nasıl tedbirler alınmış kısmına. Öncelikle çalışan tüm personel gün boyu her yerde maske ile işini yapıyor. Misafirlerin yüzde doksanı rus turistlerden oluşuyordu ancak biz de dahil olmak üzere açık alanlarda maske takan yoktu. Biz sadece büyük restoranda büfeden yemek alacağımız zaman maskemizi takıp giriyor tabağımızı doldurup dışarda kalabalığa çok girmeden yiyorduk. Havuzlar büyük ve kimse dip dibe gelmiyordu. İskelede ise yine gerekli mesafe vardı o yüzden kimseye yaklaşmak durumunda kalmadık. Odalar günde iki defa dezenfekte ediliyordu. Ayrıca dezenfekte edilen odaların kapısına büyük bir bant yapıştırıp başakalarının dokunmasını önlüyorlardı. 


Açık büfe sistemi tamamen değişmiş büfedeki yiyecekler otel personeli tarafından servis ediliyordu. Ayrıca tüm yemekler cam vitrinlerin arkasında duruyordu. Bunları görünce eski açık büfe sistemi pek bir sağlıksız geldi bana. Açıkta duran servis tabaklarından aynı servis kaşığı ile yüzlerce insan tabağına alıp gidiyordu. Yemeklerin başında bekleyen, üstünden eğilip arkadakine uzanan, yüz kişinin elinin aynı kaşıklara değmesi filan aslında ne fenaymış, şimdi pandemi oldu diye anlıyoruz sanırım işin doğrusunu. O yüzden bence salgın bitse bile bu servis düzeni devam etse çok iyi olur.


Beni en düşündüren ise havuz meselesi olmuştu. Aqua park delisi olan Öykütoşu nasıl uzak tutarız diye çok düşündüm, hatta gelmeden havuza girmeyeceğiz filan diye epey bir alt yapı hazırladım :) Tabi olmadı, olamadı :) Öykü havuz görür de girmez mi, girdi hem de her gün. Ancak havuzdan her gün düzenli örenk alındığını gözümle gördüm. Çok da kalabalık olmaması nedeniyle valla girdik çıktık bizde Öykü kadar olmasada :) 


İkinci bir konuda geçen sene kızımın günün büyük kısmını geçirdiği çocuk kulübüne bu yıl gidecek mi gitmeyecek mi mevzusu oldu. Öce gitmesin dedik. Sonra kendisi çocuk kulübü var mı diye sorarken tesadüf keşfetti yerini. Önce ben gittim baktım ablaların hepsi maskeli, çocuklar mesafeli bir şekilde oynatılıyor, kullanılan kalem makas yapıştırıcı filan her seferinde dezenfekte edilip poşetlere konuyordu. Yine bir cesaret çocuk kulübüne de 'he' demek farz oldu :) Çocuklu aileler bilir bir otelde düzgün bir çocuk kulübünün ne kadar hayat kurtarıcı olduğunu. Nitekim bu tatilde de Tugi Club sağolsun her gün bize iki üç saat anne baba saati kaldı diyebilirim. Onda da denize mi girsek, kahve keyfi mi yapsak, yürüyüş mü yapsak bilemedik karı koca :)

Her gün sabah 9 da akşam için alakart restoran rezervasyonlarını yaptırdık ve ilk defa bu yıl tüm restoranlarda yemek yedik. Uzakdoğu, İtalyan, Yunan restoranları gerçekten inanılmaz güzeldi. 


Servis edilen her bir yemeğin kalitesi anlatılmaz. Yunan restoranında yediğim kalkan balığı nefisti ve jest yapmak için patlayan şampanyalar kaç taneydi sayamadım :) Eğer bir balık restoranında bizim gibi kalamarı, karidesi, kalkan balığı, sayısız mezeleri, rakısı, şampanyasıyla bir yemek yeseniz kaça çıkarsınız tahmin edin. Voyage otelin her restoranı güzel ama özellikle Yunan restoranı bizi çok etkiledi. 



Sonuç olarak ailece bir hafta yine şahane bir otel tatili yaptık. Geçen sene ki Voyage Belek tatilimizden sonra bu yıl Voyage Sorgun yine bizi aynı kalite, aynı misafirperverlikle karşıladı. Gelmeden önceki tüm tereddütlerimize rağmen çok güzel bir tatil oldu. Şu an salgın daha da ilerlemişken ve kışı da evde geçireceğimiz kesinleşmişken iyi ki gitmişiz diyorum...


Hem oteli görmek hem de bu tatili izlemek isterseniz videosu da işte burada hadi izleyip abone olmayı unutmayınnnnn :)






Köln Seyahat Notları

Salı, Ekim 27, 2020
Eşimin Almanya doğumlu olması sebebiyle bize hep sempatik gelen Almanya' ya daha önce iki defa gitmiş Berlin ve Münih'i keyifle gezmiştik. Bu defa rotamızı Köln' e çevirdik. Eski adı Kolonya olan, bildiğimiz kolonyanın anavatanı Köln Almanya' nın dördüncü büyük şehri. Almanyanın batısında yer alan Köln ılıman iklime sahip ancak yıl boyu sık sık yağışlı. 


Biz Şubat ayında gittik hava elbette oldukça soğuktu. Neyse ki bir iki gün ara ara yağdı onun haricinde güneş açtı da rahatça gezebildik.
Köln şehri Türklerin yoğun olarak yaşadığı bir şehir. Almanyada nerdeyse Almandan çok Türk var hissine kapıldım bir an. Genel olarak temiz, sakin, düzenli bir şehir. Avrupanın hemen her ülkesindeki gibi ulaşım son derece kolay. Peki Köln de nerelere gittik nasıl vakit geçirdik derseniz hemen başlayalım o zaman :)

Köln Katedrali (Kölner Dom)

Burada ilk görülecek yer elbette Köln katedrali (Kölner Dom) oldu. Gotik tarzda yapılmış iki kuleli ve 157 metre yüksekliğe sahip bu katedral 1248 yılında yapımına başlanmış ve tam 632 yıl sürmüş! Sonunda 1880 yılında hizmete açılabilmiş. Tam altı asır boyunca bitirlememiş bu yapı dünyanın üçüncü büyük kilisesi. İçine girip gezmek gerçekten epey vakit alıyor. Alt katında hazine dairesi ve mezar odasını görebilirsiniz. Son derece şaşalı, insanı büyüleyen bir yapı. Köln katedrali UNESCO Dünya mirası listesinde yer alıyor. Bir turist olarak elbette ilk görülecek yer burası oldu.

Köln Katedrali

Köln Merkez Cami

Tabii ki bu kadar Türkün ve müslümanın olduğu yerde şaşalı bir ibadethane olmalıydı. Köln Merkez camii (Cologne Central Mosque) Köln ün görülesi yapılarından. 17 bin metre kare alana kurulu gösterişli bir camii. Yapımı 2017 de bitmiş, açışılında bazı olaylar ve protestolar olmuş sonradan okuduğum kadarıyla.

Görsel: Wikipedia

Çikolata Müzesi (Schokoladen Museum)

Ailece (pek çoğunuz gibi) çikolata sever olduğumuzu belirteyim :) Dolayısıyla Köln de görülecek yerlerden biri de elbette Ren nehri kıyısındaki bu çikolata müzesi olacaktı. Hele Öykü duyduktan sonra gitmemek ne mümkün :) 


Burayla ilgili iki tane eleştirim var biri çok büyük bir alanda daha fazla şey sergilenebilir daha dolu dolu olabilirdi. İkincisi ise 11€ kişi başı olan giriş ücreti. Bana biraz pahalı geldi. Ama Öykü başta olmak üzere memnun kalmadık diyemeyiz, içerinin kokusu giriş ücretini unutturdu yani :) Çikolata müzesinde girişte kakao bitkisini canlı olarak görebileceğiniz küçük bir serayı gezdik.


Sonrasında kakaonun ham halinden çikolata oluşuna kadar her şeyi tek tek gördük. Çikolata makinelerinden çıkan taze çikolatalardan yedik. İçine istediğimiz malzemeleri seçerek özel çikolata yaptırdık. Bol bol ikram edilen çikolataları yedik. Ve missss gibi kokuyu içimize çeke çeke gezdik. 




Alter Markt


Eski şehir meydanı olarak tanımlayacağım bu yer turistlerin çoğunlukta olduğu, eskiden pazar yeri olan şimdilerde ise kafelerin, restoranların ve pubların bulunduğu bir nokta. Burada yeme içme için pek çok alternatif bulabilir, keyifli vakit geçirebilirsiniz.

Motorworld & V8 Hotel

Burası ise karı koca otomotiv sektöründe uzun yıllar geçirmiş biz için kesinlikle gidilecek noktalardan oldu. Motorworld eski-yeni pek çok motorlu aracın sergilendiği ve aynı zamanda satış yapıldığı kocaman bir yer. 


Bir tane küçük bir showroom var orada komple ahşaptan yapılmış otomobil, çiçek çocukların minibüsü ve amfibik araba gibi enteresan modeller sergileniyor. 


Diğer büyük showroom ise iki katlı ve içinde sayısız otomobil var. Bunların tamamı orjinal modeller. Satış da yapılıyor. 


Üst katta ise efsane yarış pilotu Michael Schumacher için ayrılmış bir alan var. Yarışlarda kullandığı araçlar, giysiler, kasklar, kazandığı ödüller hepsini görebiliyorsunuz. 


Bizim gibi otomobile ve otomobil sporlarına meraklıysanız saatlerin nasıl geçtiğini anlamazsınız Motorworld de. Burası V8 Hotel ile iç içe. Tabii ki otelin de konsepti otomobil. Odaları özeli yatakları filan araba şeklinde :) Eğer gelmeden önce planlayabilseydik bu otelde bir gece de olsa kalmak çok isterdik. Bir daha ki sefere inşallah :) 


Burada yarım günden fazla vakit geçirdik ve çok keyifliydi, daha da kalırdık yani. Köln de güzel keşifleden oldu Motorworld.

Hohenzollern Köprüsü

Ren nehri üzerindeki bu köprü şehri güzelleştiren yapılardan biri. Uzunluğu yaklaşık 400 metre olan bu köprünün üstü yine bir köprü klasiği olarak aşıkların astığı kilitlerle dolu. Yıllardır sevgililer gelip kilitlerini asıp anahtarları Ren nehrine atıyorlarmış. İçinde aşk olan her hikaye ne kadar da naif oluyor değil mi :)



Karnavallar Şehri Köln 

Biz gittiğimiz zaman Köln karnavalına az zaman kalmıştı ve karnaval kıyafetleri satan mağazalar rengarenk giysiler, peruklar, aradığınız her çeşit kostüm ile adeta tıklım tıklımdı.


 Bu renkli mağazaları gezmek ve kostüm denemek çok zevkliydi, hele de Öykütoş için :) En çok o eğlendi. Keşke tam karnaval zamanına denk gelseydik demekten kendimizi alamadık. Sadece kostümleri bile bizi böyle eğlendiriyorsa kim bilir karnavalda ne kadar eğlenirdik :) 



Yeme İçme

Köln bir Türk için kendini adeta kendi memleketinde hissettirecek kadar Türkleşmiş. Lakin bizim istediğimiz özel yerler bulmak. Burada bir Türk mahallesi var cadde komple kebapçı, dönerci, tantunici, çorbacı. Ve hepsi de gerçekten tıklım tıklım dolan, gördüğüm kadarıyla gayet leziz yemek yapan yerler. Bizim denediğimiz bir kaç tanesi bizi hem lezzet hem doyuruculuk olarak son derece memnun etti. Burada porsiyonlar oldukça büyük. Neden Türkiye de böyle porsiyonlar yok anlamıyorum. Nereye gitsek bakıyorum Avrupa olsun, uzakdoğu olsun, Amerika olsun hepsinde porsiyonlar çok doyurucu. Bir bizde doymama korkusu yaşatan cılız porsiyonlar sanırım :) Köln de kebap, hamburger, pizza, sosisli, suşi, uzakdoğu yemeği hemen herşeyden yedik. Beğenmediğim bir yer olmadı. Tek sıkıntı euro kuru :) O da böyle olmayaydı tam olacaktı :) Unutmadan eşim ve kızım patates delisi ve Almanya da patates kızartması işi top noktada. Köln de Frites Belgique diye bir yerden yedik aman Allahım o nasıl lezzet! Özel külahında ve yanında ayrıca mayonezi ketçabı ile patates sevmeyenin bile parmaklarını yiyeceği kadar güzeldi buranın patatesi. Kaldığımız sürece her gün olmasada defalarca aldık harikaydı...



Konaklama


Biz her yurtdışı seyahatinde olduğu gibi Booking den oteli ayırttık. Kriterlerimiz şehrin dışında olmaması, kahvaltı vermesi ve temizlik hakkındaki olumlu yorumlar her zamanki gibi Bu defa da aynı şekilde araştırıp Windsor Hotel de karar kıldık. Hem Şubat ayında sıcacık odaları, hem tertemiz odası hem de çeşitli ve leziz kahvaltısı ile bizi son derece memnun etti. Eğer ki Köln seyahati planınız var ise Windsor Hotel aklınızda bulunsun derim.



Biz soğuk kış günü gittiğimiz Köln de biraz üşüyerek de olsa çok güzel bir hafta geçirdik. Bir ya da iki gün yağmur yağdı. Geri kalan günler soğuk ama güneşliydi. Son gün ise her zaman ki gibi günlük güneşlikti :) Hep öyle olur ya :) 


 Köln bize güzel hatıralar bıraktı. Almanya' nın bu şirin kentine giderseniz bizi de anmayı unutmayın olur mu :) En kısa zamanda pandemi biterse yepyeni seyahatlerde görüşmek üzere, sevgilerimle :)





Rodos Seyahat Videosu

Cuma, Aralık 13, 2019
Bu yılın Mayıs ayında gittiğimiz Rodos adasının videoları şimdi kanalımda. Marmaris ten feribotla bir saatte ulaşabileceğiniz Rodos, her köşesi tarih kokan ve atalarımızdan pek çok izler taşıyan çok güzel bir ada. Euro kuru böyle olmasa fiyatlarda aslında makul. Hem denizi, hem tarihi dokusu ile Rodos sevdiğimiz Yunan adalarından oldu. Adada pek çok Türk kökenli insanın da yaşadığına bizzat şahit olduk. Eğer bu güzel yerleri Öykütoş ve bizim ile gezmek isterseniz ilk bölüm linki:


Ve bu da ikinci bölüm linki:



Sizleri kanalıma abone olmaya ve beni desteklemeye bekliyorummm :))




Kapadokya Turu İle Zamanı Durdurmaya Hazır Mısınız?

Cuma, Kasım 29, 2019
Kapadokya Turu İle Zamanı Durdurmaya Hazır Mısınız? 

İç Anadolu’da doğal güzellikler içerisinde en popüler tatil yerlerinden biri olan Kapadokya, Unesco Dünya Mirası Listesi'ne alınmış bir turizm bölgesi. Binlerce yıl önce etrafında bulunan volkanların püskürmesi sonucu oluşan lavların doğa olaylarıyla Peri Bacaları’nı oluşturmasıyla bölgenin kendine özgü yapısı meydana gelmiş. Kapadokya doğa güzellikleri ile mutlaka gidilmesi gereken bölgelerden biri. Siz de bölgenin güzelliklerini keşfetmeye hazırsanız sizi şöyle alalım... ProntotourKapadokya turları ile doğa eliyle oluşmuş coğrafyada tarihi bir atmosfer içerisinde konforlu bir tatil geçirmeniz için her türlü imkanı yaratıyor. Kapadokya turu, tarihte bölgede yaşamış olan Asurlar, Hititler, Romalılar ve Bizanslıların bıraktığı izleri ziyaretçilerin görebilmesi için büyük bir fırsat. Prontotour ayrıcalığıyla doğanın dokunuşuyla bölgede oluşmuş peri bacalarında mağara evlerde lüks, zarif ve otantik otel odalarında konaklama imkanı bulabilirsiniz. Vadilerin güzelliğiyle beraber gökyüzündeki uçan balonların eşsiz gösterisi altında muhteşem manzarayı izleme fırsatını da yakalayabilirsiniz. Peki ya başka, Kapadokya turu size neler vadediyor? 



Kapadokya Turu Masallara Özgü Bir Gezi Fırsatı Sunuyor 

Kapadokya turu gün sayısına göre içerik olarak değişebiliyor. Turlar uçakla veya otobüsle 1 ya da 2 gecelik olacak şekilde düzenleniyor. Bu tur içerisinde tarihi gezi, doğa yürüyüşü, atölye gezisi ve yerel lezzetlerin tadımı gibi etkinlikler yer alıyor. Kapadokya turunda rehberler eşliğinde doğa manzaralarını izleme fırsatı yakalıyorsunuz ve tarihi mekanları gezebiliyorsunuz. Rehberlerle bölgeyi en iyi şekilde tanımanızı sağlayan turun sistemli bir içeriği bulunuyor. Bu tur için ayıracağınız gün sayısı etkinliklerin çeşitliliği açısından önemli. Kapadokya ziyareti yapacaklara Göreme Açık Hava Müzesi’ni, Ürgüp’te yer alan Asmalı Konağı, Üç Güzeller Peri Bacaları’nı, Güvercinlik Vadisi’ni, Çavuşin Kalesi’ni ve Aşk Vadisi’ni görebilme imkanı sunuluyor. 


Hareketli Bir Seyahat İçin: Balon ve ATV Turları 

Harika manzaralarıyla hem gözlere muhteşem yemeklerle hem damak tadına yönelik olan Kapadokya turu ile çevrede yapılacak gezilerle harika vakit geçirebilirsiniz. Gün doğumunu olağanüstü araçlarla izleyebilmeniz mümkün. İsterseniz Prontotour ayrıcalığıyla balon turlarına da katılabilirsiniz. Balon turları ile Ürgüp’te, Avanos’da ve Göreme’de 4-25 km. arasında bir bölgenin kuş bakışı izlenebilmesi mümkün. Sokaklar arasında yer alan taş evlerin, güzelliğiyle göz kamaştıran vadilerin, güvercinlerin yuvası olan Güvercinlik’in, eşsiz güzelliğe sahip bağ ve bahçelerin ve peri bacalarının tümünü balon turlarıyla çok farklı bir bakış açısıyla görebilme imkanı yakalıyorsunuz. Balon turları 1 saat ile 1.5 saat arası sürüyor ve sabah erken vakitte bölgenin tüm güzelliklerini farklı bir perspektifle görebilme imkanını sizlere sunuyor. Fakat bazı hava koşullarında balon turu mümkün olmayabiliyor. Balon turunu düşünenler için yaz ve bahar ayları çok uygun. Ayrıca ATV turlarıyla ve deve gezileriyle de bölgeyi keşfetme imkanı yakalıyorsunuz. Bölge karasal iklime sahip olduğu için beraberinizde uygun kıyafetleri getirirseniz çok daha keyifli bir tatil geçirebilirsiniz. Kapadokya turu ile verilen molalarda alışveriş yapılabilecek, hediyelik eşya alınabilecek yerler de bulunuyor. 

 

Kapadokya’da Gezilecek Yerler 

Prontotour Kapadokya turu ile ilk günde Ihlara Vadisi’ni, kaya kiliselerini, şarap mahzenlerini ve Hacı Bektaş Türbesi’ni gezebilirsiniz. Bu gezi içerisinde tarihi mezarlar ve taş işleme atölyelerini de ziyaret edebilirsiniz. Genellikle balon turları gezinin ikinci günü yapılıyor. İkinci günde isterseniz ATV ile tur imkanı da bulunuyor. Kapadokya’da her yerin ayrı bir öyküsü var. Çarıklı Kilisesi’ni gördüğünüzde bölgede ilk sakinlerin yaşantılarına şahit olabilirsiniz. İncil’in tümünün resmedildiği Tokalı Kilisesi’ni ziyaret edince büyük bir uygarlığın öyküsünü dinleme imkanı yakalayacaksınız. Ayrıca Ihlara Vadisi’ni gezerek muhteşem doğayı izleme imkanı bulacaksınız. Evlerin altında oyulmuş olan sığınaklar, kilerler, ibadet yerleri ve yaşam alanlarıyla meydana getirilmiş yeraltı şehirlerini göreceksiniz. Kapadokya turu için genellikle Kaymaklı ve Özkonak yeraltı yerleşimleri geziliyor. Ayrıca isteğe bağlı olarak Türk gecesine de katılabilirsiniz. Türk gecesi ile müzik ve folklor eşliğinde geleneksel etkinliklerin tadını çıkarabilirsiniz. 

Prontour ile konforlu bir tatil için avantajlı fiyatlardan faydalanabilme imkanınız bulunuyor. Ödemelerde Kapadokya turu için taksit seçenekleri de mevcut. Yılın belirli dönemlerindeki Prontotour kampanyalarını da takip ederseniz erken rezervasyon fırsatından yararlanabilirsiniz. Siz de Kapadokya’nın otantik havasını solumak ve doğa güzelliklerini keşfetmek için davetlisiniz. Prontotour’a uğrayın sizin için en iyi tarihlere göz atın Kapadokya turu için cazip fiyatlarla kolayca rezervasyon yaptırın.  

Voyage Belek Rüyası

Salı, Ekim 08, 2019
Bildiğiniz gibi seyahat ve otel yazılarım en çok ilgi gören ve benimde yazmaktan en keyif aldığım yazılarım. Hal böyle olunca bize de bol bol gezmek ve gördüğümüzü deneyimlediğimizi buradan paylaşmak düşer değil mi :)) Bu yaz yine yurt içi yurt dışı pek çok seyahat yaptık bin şükür ve de maşallah :) Bunlar arasında ETS gemisi ile Yunan adaları en sevdiğim seyahatlerden oldu diyebilirim. En sonunda da tam yaz bitiyor derken şöyle en güzelinden bir otel tatili ile taçlandıralım ve yazın jübilesini öyle yapalım istedik. 


Tüm bunların planı aylar öncesinden erken rezervasyonla yapıldı. Daha önce Voyage Sorgun da konaklamış ve inanılmaz memnun kalmıştık. Aradan geçen zamanda bir de 4.5 yaşında küçük kız katıldı aramıza ve üç kişilik bir aile olarak Voyage Belek oldu rotamız bu defa. Gitmeden önce yine ETS den bol bol baktık. Ancak gönlümüz Voyage otellerinden yanaydı dediğim gibi, o nedenle seçimde böyle oldu. Öyle güzel bir beş gün geçirdik ki ayrılırken utanmasam koşup odaya geri girecektim diyebilirim :))) Şaka bir yana senenin kapanışı güzel oldu. Sizinle de Voyage Belek' i paylaşmak istedim. Peki neden bu kadar sevdik? Bir kere otel yenilenmiş her şey son derece modern pırıl pırıl ve huzur verici bir atmosfer yaratılmış otelin her alanında. 


Biz ailece yeşilliği çok seviyoruz ve bu otel adeta bir orman içinde gibi yemyeşil, çamlar, palmiyeler...mis gibi. 


Bir otelin olmazsa olmazı düzgün ve işini severek yapan personeldir. Bunu turizm otelcilik mezunu olarak ve de sık sık otellerde konaklayan bir müşteri olarak üstüne basarak söylüyorum; dünyanın en şahane otelini yapın, siyah havyar şampanya su gibi aksın, en muazzam odalar sizde olsun ama personel güler yüzlü ve profesyonel değilse üzgünüz otelinize bir gelen bir daha asla gelmez. Voyage grubunun en önemli artısı personelin güzelliği. Kiminle muhatap olsam hepsi mi nazik, hepsi mi güler yüzlü olur, hepsi mi "işimi çok seviyorum" havasını bu kadar net verebilir? Evet tamamı böyleydi. Selam vermeden geçen bir personele bile rastlamadım. Sizin birşey istemenize bile gerek kalmadan ilgilenenler de ayrı bir konu. 

Bu yıl Öykütoş 4.5 yaşında olduğu için artık tam bir oyun çocuğu ve daha önceki yıllarda daha kısıtlı kullandığımız çocuk klubü bu yıl favori mekanı oldu :) Tabii ki hem onun hem bizim :) Öykü adeta arkasına bakmadan koşarak gittiği çocuk klubünde her gün en az bir kaç saatini oynayarak, eğlenerek ve öğrenerek geçirdi. Buradaki çocuk klubü TUGİ, çocukların oyalandığı sıradan bir çocuk klubü değil adeta bir okul öncesi tesisi andıran kocaman bir bölüm otel içinde. Hem açık hem kapalı alanları var ve ordaki ablalarda abilerde efsane. Öykü hepsini çok sevdi çokkk... Buradan tekrar teşekkürler tüm emeklere...



İnsan çocuğunu güvenle mutlu bir şekilde emanet edince tatil daha anlamlı oluyormuş bu yıl anladım. Biz de bu sayede bol bol anne baba saati yaptık. 

Gelelim olmazsa olmazlarda yemek kalitesine... Tatilde hepimizin yaptığı gönlünce dinlenmek bol bol lezzetli yemekler yemek. Voyage Belek yemek yönünden sanırım listemin en üstlerine yerleşti bile. Pek çok restoran var, genel restoran, çocuksuzlar için adult restoran, çin, meksika, yunan ve geleneksel Türk restoranlarını dilediğiniz gibi kullanabiliyorsunuz. 


Biz iki gece Çin restoranı yaptık, çok güzeldi. Alakartlar içinde favorimiz o oldu. Öğlen yemeklerinde büyük restoranı tercih ettik. Her öğünde resmen ne seçeceğimizi bilemediğimizden dakikalarca dolandık büfelerin arasında :) İnanılmaz kaliteli ve lezzetliydi. 


Ve yaz sıcağında en çok sevdiğimiz havuzlar ve aqua park bölümüne gelelim. Burası Öykü' nün görünce gözlerinin parladığı ve her gün iki saate yakın vakit geçirdiği, her yaşa göre kaydırağın bulunduğu süper bir aqua park. Büyük kaydıraklardan bile kızımla ikimiz kaydık, bir tanesi tam bizlikti,  hızı ve düşüşü çok güzel ayarlanmıştı. Ben ki hiç adrenalin insanı değilim, ona rağmen severek geçirdim aqua parkta vakti.


Büyük havuz, yetişkinler için çocuksuz havuz, hamam ve spa bölümleri de çok ferah ve güzeldi, hiçbirini es geçmedik yani otelin tüm köşeleri kullanıldı itinayla :)  Özellikle geniş hamam bölümü ve sıcak taş koltuklar süperdi.


Gündüz deniz havuz, aqua park, yeme içme, akşam ise çocuklara mini disco ve sonrasında her gece iki gösteri oldu ve biz bir otel için bu gösterilerin tamamını son derece üst seviyede bulduk. Bu showlar kıyafetinden koreografisine, müziğinden dekoruna bizi büyüledi diyebilirim. Görsel bir şölendi adeta bu showların her biri.



İşte böyle geçti beş günümüz Voyage Belek de. Ben bir otel müşterisi olarak aldığım hizmetten son derece memnun kaldım. Eşim ve kızım da öyle. Kazandığı parayı sonuna kadar hak eden bir otel diye düşünüyorum. Sizlere de detaylı paylaşmak istedim. Özellikle çocuklu aileler için inanılmaz güzel bir otel, kesinlikle gidilmeli :) 














Mavi Beyaz Bir Rüya: Mykonos

Pazartesi, Ekim 07, 2019

Bazı rüyalardan uyanmak istemeyiz. Evet, gerçekten de bitmesin denecek güzellikte bir rüya gibiydi Mykonos gezimiz. Peki neden bu kadar çok sevdin derseniz; çivit mavisi kapılarıyla bembeyaz evleri, gezmeye doyulmayan daracık, taş zeminli sokakları, tepeden size göz kırpan tarihî yel değirmenleri ve büyüklü küçüklü kiliseleriyle görür görmez ısındım derim. Tabii bununla da bitmiyor; tertemiz denizi, ünlü plajları, şık butikleri, sanat galerileri ve otantik mekanlarıyla Mykonos, bir gezgin için tadına doyulmayacak bir seyahat durağı. Nitekim son yıllarda popülaritesinin iyice artması da bunun bir göstergesi. Ben bir adım daha ileri gidip “tekrar gitmek istediğim yerler” listeme ekledim bile.


86 kilometrekarelik boyuna bakmadan dünyanın dört bir yanından turisti tüm sezon boyu ağırlayan Mykonos, hem dinlenmek, fotoğraf çekmek, denize girmek hem de geceleri hareketli eğlencelere katılmak isteyenlere uygun bir Yunan adası. Gündüz nispeten daha boş olan sokaklarda sağlı sollu mağazalara bakarak aheste aheste yürümek, tabiri caizse sokaklarda kaybolmak burada yapacağınız ilk şey olsun. O güzelim butiklerin ve tasarım ürünlerin satıldığı mağazaların içini gezmeyi de ihmal etmeyin. Mavinin en göz alıcı tonlarına boyanmış kapı önlerinde poz vermekten yorgun düşseniz de bol bol fotoğraf çekilin. Sonunda öyle güzel kareler çıkıyor ki bakmaya doyulmayan… Bu beyaz evlerin süsü begonviller ve sardunyalar da fotoğraflara bolca konuk oluyor tabii. Volkanik bir ada olan Mykonos’ta zaten başka bir yeşillik, bitki örtüsü, orman yok. 


Siz bu taşlı, tertemiz, dar sokakları arşınlarken belki karşınıza adanın maskotu Pelikan Petro çıkar. Hemen bir poz da onunla verin! Şaka gibi ama değil, Mykonos’ta gezerken pat diye kaşımıza çıkan Petro sayesinde ilk defa kanlı canlı bir pelikana bu kadar yakın oldum ve hatta kendisiyle bir poz verdim. Meğer adada ünlüymüş, gün boyu gezer dururmuş, yakalayan turistler de hemen çekermiş onun fotoğraflarını bol bol…


Denize bakan kafelerin en ilginç olanları Little Venice denen yerde sanırım. Buraya Little Venice deniyor çünkü evler Venedik’te olduğu gibi suyun nerdeyse içinde, dalgalar duvarlarına kadar ulaşıyor. Buradaki kafelerde oturup ayağınızın dibindeki denizin sesini dinleyebilir, güneşin batışını izleyebilirsiniz. Bir de rüzgârından bahsedeyim: Gün boyu bitmeyen güçlü bir esintisi var buranın. Sokak aralarında çok hissedilmese de deniz kenarında özellikle güneş batınca hafif ürperten rüzgâra karşı hazırlıklı olmakta fayda var. 


Mykonos’ta pek çok mekân var hiçbiri birbirine benzemeyen, dekorasyonuyla, canlı çiçeğiyle, masa örtüsüyle mutlaka bir diğerinden farklı olan onlarca mekân… Hepsinde yiyip içmek mümkün olmasa da göz ucuyla incelediğim kadarıyla hep zevkli, şık yerler. Ayrıca adada yüzlerce kilise ve şapel var. Beyaz duvarlı masmavi kubbeli kiliseler, adanın simgelerinden olmuş. 



Gezdiniz tozdunuz, bir yerde oturup bir şeyler atıştırdınız, belki bir uzo içtiniz, akşamı ettiniz. İşte şimdi Mykonos’un en güzel zamanları başlıyor. Gün batımını izleyeceğiniz en özel yerlerden biri Mykonos. Tepedeki yel değirmenlerinin önüne gidip güneşin denize ağır ağır düştüğü, kıpkırmızı bir hayal gibi yok olduğu gün batımı vakitleri sanırım burada geçireceğiniz en romantik anlar olacak. 



Güneşi de batırdıktan sonra artık bir akşam yemeği ve belki ünlü Yunan tavernalarında bir eğlence gecesine katılabilirsiniz. Bizim halaya benzer meşhur Yunan dansı sirtaki sizi çok eğlendirecek emin olun. Gün sonunda da yorulmuş ama fotoğraf makinenizi muhteşem karelerle, beyninizi harika anılarla doldurmuş olacaksınız. 


Eğer siz de mavi beyaz bir rüya görmek isterseniz, rotanızı bu güzel adaya çevirmenizi tavsiye ederim…


Blogger tarafından desteklenmektedir.