Köln Seyahat Notları

Eşimin Almanya doğumlu olması sebebiyle bize hep sempatik gelen Almanya' ya daha önce iki defa gitmiş Berlin ve Münih'i keyifle gezmiştik. Bu defa rotamızı Köln' e çevirdik. Eski adı Kolonya olan, bildiğimiz kolonyanın anavatanı Köln Almanya' nın dördüncü büyük şehri. Almanyanın batısında yer alan Köln ılıman iklime sahip ancak yıl boyu sık sık yağışlı. 


Biz Şubat ayında gittik hava elbette oldukça soğuktu. Neyse ki bir iki gün ara ara yağdı onun haricinde güneş açtı da rahatça gezebildik.
Köln şehri Türklerin yoğun olarak yaşadığı bir şehir. Almanyada nerdeyse Almandan çok Türk var hissine kapıldım bir an. Genel olarak temiz, sakin, düzenli bir şehir. Avrupanın hemen her ülkesindeki gibi ulaşım son derece kolay. Peki Köln de nerelere gittik nasıl vakit geçirdik derseniz hemen başlayalım o zaman :)

Köln Katedrali (Kölner Dom)

Burada ilk görülecek yer elbette Köln katedrali (Kölner Dom) oldu. Gotik tarzda yapılmış iki kuleli ve 157 metre yüksekliğe sahip bu katedral 1248 yılında yapımına başlanmış ve tam 632 yıl sürmüş! Sonunda 1880 yılında hizmete açılabilmiş. Tam altı asır boyunca bitirlememiş bu yapı dünyanın üçüncü büyük kilisesi. İçine girip gezmek gerçekten epey vakit alıyor. Alt katında hazine dairesi ve mezar odasını görebilirsiniz. Son derece şaşalı, insanı büyüleyen bir yapı. Köln katedrali UNESCO Dünya mirası listesinde yer alıyor. Bir turist olarak elbette ilk görülecek yer burası oldu.

Köln Katedrali

Köln Merkez Cami

Tabii ki bu kadar Türkün ve müslümanın olduğu yerde şaşalı bir ibadethane olmalıydı. Köln Merkez camii (Cologne Central Mosque) Köln ün görülesi yapılarından. 17 bin metre kare alana kurulu gösterişli bir camii. Yapımı 2017 de bitmiş, açışılında bazı olaylar ve protestolar olmuş sonradan okuduğum kadarıyla.

Görsel: Wikipedia

Çikolata Müzesi (Schokoladen Museum)

Ailece (pek çoğunuz gibi) çikolata sever olduğumuzu belirteyim :) Dolayısıyla Köln de görülecek yerlerden biri de elbette Ren nehri kıyısındaki bu çikolata müzesi olacaktı. Hele Öykü duyduktan sonra gitmemek ne mümkün :) 


Burayla ilgili iki tane eleştirim var biri çok büyük bir alanda daha fazla şey sergilenebilir daha dolu dolu olabilirdi. İkincisi ise 11€ kişi başı olan giriş ücreti. Bana biraz pahalı geldi. Ama Öykü başta olmak üzere memnun kalmadık diyemeyiz, içerinin kokusu giriş ücretini unutturdu yani :) Çikolata müzesinde girişte kakao bitkisini canlı olarak görebileceğiniz küçük bir serayı gezdik.


Sonrasında kakaonun ham halinden çikolata oluşuna kadar her şeyi tek tek gördük. Çikolata makinelerinden çıkan taze çikolatalardan yedik. İçine istediğimiz malzemeleri seçerek özel çikolata yaptırdık. Bol bol ikram edilen çikolataları yedik. Ve missss gibi kokuyu içimize çeke çeke gezdik. 




Alter Markt


Eski şehir meydanı olarak tanımlayacağım bu yer turistlerin çoğunlukta olduğu, eskiden pazar yeri olan şimdilerde ise kafelerin, restoranların ve pubların bulunduğu bir nokta. Burada yeme içme için pek çok alternatif bulabilir, keyifli vakit geçirebilirsiniz.

Motorworld & V8 Hotel

Burası ise karı koca otomotiv sektöründe uzun yıllar geçirmiş biz için kesinlikle gidilecek noktalardan oldu. Motorworld eski-yeni pek çok motorlu aracın sergilendiği ve aynı zamanda satış yapıldığı kocaman bir yer. 


Bir tane küçük bir showroom var orada komple ahşaptan yapılmış otomobil, çiçek çocukların minibüsü ve amfibik araba gibi enteresan modeller sergileniyor. 


Diğer büyük showroom ise iki katlı ve içinde sayısız otomobil var. Bunların tamamı orjinal modeller. Satış da yapılıyor. 


Üst katta ise efsane yarış pilotu Michael Schumacher için ayrılmış bir alan var. Yarışlarda kullandığı araçlar, giysiler, kasklar, kazandığı ödüller hepsini görebiliyorsunuz. 


Bizim gibi otomobile ve otomobil sporlarına meraklıysanız saatlerin nasıl geçtiğini anlamazsınız Motorworld de. Burası V8 Hotel ile iç içe. Tabii ki otelin de konsepti otomobil. Odaları özeli yatakları filan araba şeklinde :) Eğer gelmeden önce planlayabilseydik bu otelde bir gece de olsa kalmak çok isterdik. Bir daha ki sefere inşallah :) 


Burada yarım günden fazla vakit geçirdik ve çok keyifliydi, daha da kalırdık yani. Köln de güzel keşifleden oldu Motorworld.

Hohenzollern Köprüsü

Ren nehri üzerindeki bu köprü şehri güzelleştiren yapılardan biri. Uzunluğu yaklaşık 400 metre olan bu köprünün üstü yine bir köprü klasiği olarak aşıkların astığı kilitlerle dolu. Yıllardır sevgililer gelip kilitlerini asıp anahtarları Ren nehrine atıyorlarmış. İçinde aşk olan her hikaye ne kadar da naif oluyor değil mi :)



Karnavallar Şehri Köln 

Biz gittiğimiz zaman Köln karnavalına az zaman kalmıştı ve karnaval kıyafetleri satan mağazalar rengarenk giysiler, peruklar, aradığınız her çeşit kostüm ile adeta tıklım tıklımdı.


 Bu renkli mağazaları gezmek ve kostüm denemek çok zevkliydi, hele de Öykütoş için :) En çok o eğlendi. Keşke tam karnaval zamanına denk gelseydik demekten kendimizi alamadık. Sadece kostümleri bile bizi böyle eğlendiriyorsa kim bilir karnavalda ne kadar eğlenirdik :) 



Yeme İçme

Köln bir Türk için kendini adeta kendi memleketinde hissettirecek kadar Türkleşmiş. Lakin bizim istediğimiz özel yerler bulmak. Burada bir Türk mahallesi var cadde komple kebapçı, dönerci, tantunici, çorbacı. Ve hepsi de gerçekten tıklım tıklım dolan, gördüğüm kadarıyla gayet leziz yemek yapan yerler. Bizim denediğimiz bir kaç tanesi bizi hem lezzet hem doyuruculuk olarak son derece memnun etti. Burada porsiyonlar oldukça büyük. Neden Türkiye de böyle porsiyonlar yok anlamıyorum. Nereye gitsek bakıyorum Avrupa olsun, uzakdoğu olsun, Amerika olsun hepsinde porsiyonlar çok doyurucu. Bir bizde doymama korkusu yaşatan cılız porsiyonlar sanırım :) Köln de kebap, hamburger, pizza, sosisli, suşi, uzakdoğu yemeği hemen herşeyden yedik. Beğenmediğim bir yer olmadı. Tek sıkıntı euro kuru :) O da böyle olmayaydı tam olacaktı :) Unutmadan eşim ve kızım patates delisi ve Almanya da patates kızartması işi top noktada. Köln de Frites Belgique diye bir yerden yedik aman Allahım o nasıl lezzet! Özel külahında ve yanında ayrıca mayonezi ketçabı ile patates sevmeyenin bile parmaklarını yiyeceği kadar güzeldi buranın patatesi. Kaldığımız sürece her gün olmasada defalarca aldık harikaydı...



Konaklama


Biz her yurtdışı seyahatinde olduğu gibi Booking den oteli ayırttık. Kriterlerimiz şehrin dışında olmaması, kahvaltı vermesi ve temizlik hakkındaki olumlu yorumlar her zamanki gibi Bu defa da aynı şekilde araştırıp Windsor Hotel de karar kıldık. Hem Şubat ayında sıcacık odaları, hem tertemiz odası hem de çeşitli ve leziz kahvaltısı ile bizi son derece memnun etti. Eğer ki Köln seyahati planınız var ise Windsor Hotel aklınızda bulunsun derim.



Biz soğuk kış günü gittiğimiz Köln de biraz üşüyerek de olsa çok güzel bir hafta geçirdik. Bir ya da iki gün yağmur yağdı. Geri kalan günler soğuk ama güneşliydi. Son gün ise her zaman ki gibi günlük güneşlikti :) Hep öyle olur ya :) 


 Köln bize güzel hatıralar bıraktı. Almanya' nın bu şirin kentine giderseniz bizi de anmayı unutmayın olur mu :) En kısa zamanda pandemi biterse yepyeni seyahatlerde görüşmek üzere, sevgilerimle :)





Hiç yorum yok

Yorumlarınızı benimle paylaşmak ister misiniz?

Blogger tarafından desteklenmektedir.