Münih' de Gezmeye Devam

Aralık ayında ve bir yaşında Öykütoşla Münih'i gezmeye devam ediyoruz, yazının ilk bölümü için buraya tık (İnstagramdan takip etmek isteyenler için kullanıcı adım eebrubayrak) Gezmeye devam ediyoruz da soğuk hava özellikle sabah ve akşam biraz zorluyor bizi. Kendimiz için değil, biz antrenmanlıyız ama bebek üşür diye korkmadık desem yalan olur. Yine de güzelce giydirip gerekli tedbirleri alarak şehri keşfe devam ediyoruz. Yılın son günü ve BMW müzesi için yola çıkıyoruz. Ama ne yazık ki müze kapalı, sadece dıştan görebiliyoruz. Eşim de bende çok istiyorduk BMW müzesini, kısmet değilmiş. 


BMW Welt in içi...



Ve BMW nin şık tasarımlı binası.


Bu da Olympic Tower, 291 metreden panaromik Münih manzarası izlemek isteyenler için...


Buradan sonra Olimpiyat Stadına doğru yürüyoruz korkunç bir ayazla beraber. Olimpiyat stadı ve olimpiyat havuzunu gördükten sonra Olympia parkında biraz dolaşıyoruz. Kışın ortasında bile çimlerin yeşil olduğu bu parkta yazın gezmek çok hoş olur diye düşünüyoruz. Yeşil alan ve park fakiri bir şehirde yaşayınca gittiğimiz yerlerde gördüğümüz parkları hasretle geziyoruz. Bu havada bile bisikletle gezen bir dolu insan görüyoruz.



Parkın içinde yol boyu ünlülerin el izleri ve kendi çizdikleri ufak resimler var. Benim favorim ise barış amblemiyle Santana oldu.


Havanın soğukluğu dışarda bize yapılacak fazla alternatif bırakmıyor ve Marienplazt a doğru yollanıyoruz. Hedef Galeria Kaufhoff çünkü sıcak bir yerde dinlenip yemek yemeye ihtiyacımız var. Aşağıdaki dev Lego tren çocuklar kadar bizim de ilgimiz çekiyor.



Galeria da yemek yedikten sonra oyuncak katında epey gezip, fotoğraf çekip, kendimize gelip yine sokağa çıkıyoruz.




Her gittiğimiz şehirde Mercedes showroomlarını gezmeye gayret ediyoruz. Münih de Mercedes Me adlı konsept showroomu bulup hemen içeri dalıyoruz. 



Yılbaşı renkleriyle süslenmiş showroomda sadece kırmızı renk klasik otomobiller var. Keyifle inceliyoruz tabii.




O gün yılbaşı olduğu için sokaklar hareketli ve bizde otele gitmemekte direniyoruz. Ancak sonunda Öykü'ye kıyamayıp otele dönüş yapıyoruz ve sonrasında sabaha kadar süren havai fişekleri otelden izliyoruz. Yılbaşı gecesi saat 12 de kulakları sağır edecek kadar çok havai fişek aynı anda patlıyor ve kırmızı yeşil rengarenk ışıklar içinde kalıyor şehir. Ben bu kadar çok havai fişek ilk defa görüyorum canlı olarak. Azalarak sabah beşe kadar patlamalar devam ediyor. Sabah da yine geç kalmadan kalkıp kahvaltımızı yapıp çıkıyoruz. Salzburg a gidebilir miyiz diye bir düşünce kafamızdan geçiyor ve Hauptbahnhof 'a gidip biletlere bakıyoruz ancak sonradan vazgeçip yeni yılın ilk günü Münih in ara sokaklarında kayboluyoruz...


Ve o zaman gecenin birçokları için ne kadar çılgın geçtiğini anlıyoruz. Sokaklar havai fişek ve barut tozları, boş içki şişeleri ve ne yazık ki içkiyi fazla kaçıranlardan kalan kalıntılarla dolu :( Ve sabahın dokuzunda bile yollarda hala sallana sallana yürüyen, elinde şampanya şişesi olan insanlar var. Ancak hayret ettiğimiz nokta bu kadar alkole rağmen olaysız eğlenebilmeleri...Yine sokaklarda kaybolup saatlerce yürüyoruz. İsar nehri buyunca ilerliyoruz bir müddet sonra cidden nerdeyiz diye birilerine soruyoruz. Nehir suyu tertemiz bu arada, bu da dikkatimizi çekiyor. 


Bu kadar yürüyüşden sonra yemek ve dinlenmek için merkeze yollanıyoruz. Yemek konusunda bol alternatif var. Yeme, içme ve mekan tavsiyelerini de bir sonraki yazıya bırakıyorum. Umarım Münih yazılarını keyifli okuyorsunuzdur :)


1 yorum:

  1. Aahh doğduğum şehir! Hayırlısıyla birgün tekrar gidebilmeyi umuyorum.Bu harika fotoğraflar için teşekkürler :) Sevgiler..

    YanıtlaSil

Yorumlarınızı benimle paylaşmak ister misiniz?

Blogger tarafından desteklenmektedir.